20 Aralık 2017 Çarşamba

[Beyaz Perde Eleştirisi]

SEN KİMİNLE DANS EDİYORSUN ?


Burak Aksak'ın yazıp yönettiği güçlü kadrosu ve televizyon dizlerinden aşina olduğumuz genç ve yetenekli oyuncuları kapsayan bir Komedi Filmi. 

Konu olarak anne ve babasının vefatından sonra toparlanamayan Aysel (Demet Özdemir) büyük bir boşluktadır ve psikolojik sorunlar yaşamaktadır. Defalarca kez intihara kalkışan Aysel ablasının ısrarları üzerine hastaneye tedavi olmak için gider. Doktorun oğlu Selim (Uraz Kaygılaroğlu) ile tanışan Aysel onun desteği sayesinde mutluluğu tekrardan küçüklüğünde olduğu gibi dansa başlayarak yakalar .


Aysel Selim doktor ile dans okulu arayışına girer ve Şengül Dans Okuluna kayıt olur. Bu dans okulu bilinen şartlarda oluşturulan bir dans okulu değildir ve dükkandan bozma bir yerdir .Ablası bu dans işine oldukça karşı çıkmaktadır sebebi de Aysel'in yarışmayı kaybetme durumunda yenilgiyi kabullenemeyerek tekrardan intihar girişimlerinde bulunmasını düşünmesidir. Fakat Aysel'de gördüğü olumlu değişikleri fark etmesi üzerine kardeşine destek çıkmaya karar verir.  Renkli kişiliği ve değişik tarzı olan Şengül Hoca'nın (Binnur Kaya) ailesini de kurtarma gayesi içerisinde sıkı ve trajikomik bir tempoda çalışarak Uluslararası Dans Yarışması'na katılırlar.

Dansçı eksikliğini göze alarak kahvehaneden topladıkları yaşlı kişiler ile bu yarışmaya katılan grup folklor ve modern dansı bir birleştirerek kimsenin aklına gelmeyecek bir şekilde gösterilerini tamamlarlar. 
Yerli Türk filmlerinden aşina olduğumuz iyiler her zaman kazanır düşüncesi bu filmde şaşırtıcı bir şekilde bizi ters köşe yapmakta. Yarışmayı kazanamayan ve büyük ödülü kazanamayan bu grup genede mahallelerine döndüklerinde büyük bir sevgi ve mutluluk seli ile karşılanır. 

Para sıkıntısı çeken Şengül Hoca popüler biri haline gelir. Yarışmayı kazanamasa da böyle bir projede yer aldığı için  dükkanına geldiğinde yüzlerce kişinin okula kayıt olması için sırada beklemesi onun için büyük bir mutluluk ve gurur kaynağı olur.

Aysel ise dans gösterisinde eşi olan Selim doktor ile aşk yaşar ve hayat onun için yeniden başlar.

Selim'in doktor olabilmesi içinde tezini teslim etmesi gerekir ama o mutlu olacağı mesleğin dansçılık olduğuna karar verir ve tezini bitirmez dansçılığı seçer.

Bir çok insanın günlük olarak kullandığı argo kelimeler ve küfürler filmde yer almaktadır. 
Genede insanı güldüren orta seviyeli bir komedi filmi ortaya çıkmıştır .

[KİTAP YORUMU]

GENÇ KIZ KALBİ

Servet-i Fünûn Dönemi yazarlarından olan Mehmet Rauf dördüncü kitabıdır. Bu dönemin en başarılı ismi Halit Ziya Uşaklıgil'den sonra akla ilk gelen isim Mehmet Rauf'tur. Mehmet Rauf 'un edebi kişiliği Halit Ziya'nın etkisi altında gelişir.   En önemli eseri EYLÜL'dür ve tarihimizde ilk psikolojik roman olarak geçer. 

GENÇ KIZ KALBİ ise EYLÜL'den sonra gelen en iyi romanları arasında yer alır. Dönemin özelliklerini romanlarına taşıyan usta isim psikolojik tahlilleri , kişinin iç dünyasını , romantik aşkları işler .

Okumuş olduğum bu kitabın ana karakteri Pervin' dir. İzmir'de modern ve kültürlü bir şekilde yetiştirilen Pervin'in en büyük hayali rüyalarını süsleyen İstanbul'da kendi düşünce yapısına uygun kültür anlamında zengin , bilgi birikimli bir genç ile aşk yaşayarak evlenmektir. Bu kişiyi yalnızca İstanbul'da bulacağını düşünen Pervin İstanbul aşkı ile yanıp tutuşmaktadır . Babası ile amcasının arasının bozukluğundan dolayı babası kızını İstanbul'a amcasının yanına göndermeyi kabul etmez fakat Pervin'in üzüntüsünü gördüğü için daha fazla kızının üzülmesine dayanamayarak yolcular kızını İstanbul'a.

Pervin hayallerini süsleyen İstanbul'a varınca büyük bir çöküntü yaşar. Hayallerindeki ve anlatılanlardan ötürü iç dünyasında besleyip büyüttüğü İstanbul ile gerçekte gördüğü İstanbul bu değildir.

Amcasının yanında yaşamaya başlayan Pervin'in hayal kırıklığı her geçen gün artmaktadır. İstanbul'u ve akrabalarını küçümseyen Pervin buradaki insanların sadece dedikodu , boş sohbetler gerçekleştirdiğini düşünür ve onlar gibi olmadığı için gurur duyar. Amcasının düşünce yapısını kendi babası ile kıyaslar ve babasının neden amcası ile görüşmediğini anlar. Amcasını görgüsüz , boş konuşan ve yobaz olarak içselleştirir bu genç kız . 

Tek istediği hayallerini yıkan bu İstanbul'un kendisini şaşırtmasıdır. Aşık olunabilecek bir eş ister kendisine. Bir gün amcasının hanımının akrabası evlerine ziyarete gelir. Behiç Bey. Pervin şair olan Behiç Bey'i yazdığı şiir kitapları doğrultusunda tanımaktadır. Umutları yeniden yeşeren genç kız Behiç Bey'in sanata ve edebiyata olan ilgisinden , düşünce tarzından etkilenerek ondan hoşlanır ve zaman içerisinde de Behiç Bey'in hayallerindeki kişi olduğunu düşünür. Dikkati çekmek için sanat ve edebi konularda Behiç Bey ile iletişime geçmeye çalışan genç kızımız zaman içerisinde istediğini alır.

Annesinden bir zaman sonra mektup alan Pervin İzmir'in jandarma komutanının kendisini istediğini öğrenir.Annesinin bu fırsatı kaçırmaması gerektiğini düşündüğü komutan ile evlenmesini ister. 

Annesinin bile kendisine saygı duymadığını , çok yabancı olduklarını dile getirir . 



Romanda Pervin jandarma komutanı hakkında ön yargılı düşünür ve onun bulunduğu konum dolayısıyla yakışıklılığı ve rütbesi ile insanlara üstünlük taslayan biri olarak hayal eder ve buna inanır. Annesinin isteğini reddeden Pervin aklını Behiç Bey ile bozmuştur çünkü. Behiç Bey'in yeni çıkarmış olduğu kitabı okuyan Pervin artık tamamı ile kendisini Behiç Bey'e adama düşüncesine kapılmıştır sadece Behiç Bey'inde Pervin'i istemesi kalmıştır .

Bir akşam vakti Behiç Bey ile sohbet eden Pervin karşılıklı olarak duygularını açıklamışlardır. Artık Behiç'inde kendisinden hoşlandığını bilen Pervin müthiş bir mutluluk içerisinde bir hafta yaşamıştır.

Fakat evin kızı olan Nigar bu mutluluğu yerle bir etmiştir. 
Nigar'ın söylediklerine göre annesi ile konuşan Behiç Bey evleneceği kızın zengin olması gerekirmiş. Yaşamak için para gereklidir . kızın güzelliği yetmez diye konuşmuştur. 
Yıkılan Pervin acılar içinde kıvranır. Duygularıyla oynanan Pervin kendisini Behiç'in gözünde namussuz olarak nitelendirir ve hemen İzmir'e dönmek için hazırlıklara başlar.Vapura biner ve aklından oraya gider gitmez ailesinin önerisi olan kendisini isteyen komutan ile evlenmek isteyeceğini bildirmek geçer .

Roman bu şekilde sonlanır hayalleri yıkılan genç kız mutsuz olacağını bildiği bir evlilik yapmayı kabul eder ki evlilik onun için çok kutsaldır.

Alıntı : İşte ümitlerimin, istek ve hayallerimin hepsi sert bir rüzgar ile birer birer kırılıp döküldü ve savruldu. Bitti .. Hepsi bitti ..

Kısa özet olarak : Roman bir genç kızın iç dünyasını yaşadıklarını hislerini ve isteklerini konu olan insanı yoğun bir düşünce içerisine sokan farklı bakış açıları ve gerçeklerle bizleri yüz yüze getiren bir psikolojik ve duygusal aşk romanıdır. İnsanı hayattaki yaşama ve beklentilerini bizlerin hayata ne verdiğimizi düşündürtmeye teşvik edecek sürükleyici bir romandır.





















19 Aralık 2017 Salı

[RÖPORTAJ]

HAVA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI'NDAN KİTAPÇILIĞA


26 yıl boyunca vatanımızı, bu güzel topraklarımızı korumak için görev yapmış  emekli Hava Kuvvetleri Komutanı : Yılmaz Kılıç. Kendisi ile kitap bakarken tanışıyoruz ve sohbetimizi keyifli bir röportajın yerine bırakıyoruz.

+ Merhabalar Yılmaz Bey. Sizi tanıyalım ilk öncelikle.

-  Merhabalar. Ben Yılmaz Kılıç. 1971 İskenderun doğumluyum. Emekli bir Hava Kuvvetleri Komutanıyım. Şunda kitap satış ve pazarlama işinde çalışıyorum.

+ Çok farklı iki meslek. Kendinizi bu kadar kutsal bir meslekten ayrılıp kitap sektörüne giriş yaparken bu işe adapte olabilmek için neler yaptınız ve neden kitap ?

- Öncelikle adaptasyon konusunda hiç bir sıkıntı yaşamadım çünkü küçüklüğümden beri kitap okumaya özen gösteren biriydim. Bu mesleği yapabilmek için kişinin kitap kültürü oluşması gerekiyor. Müşteri bir kitap sorduğunda yada nasıl bir kitaptır diye sorduğunda dumur olmak çok büyük bir eksikliktir. Ben bu kültürümün oluştuğundan emin olduğum için vede yeğenim bu işle meşgul olduğu için önceliğim kitapçılık oldu.

+Kendinize bu işe yeterli görüyormusunuz ve eksikliklerinizin farkındamısınız ?

-Elbette kendimi bu iş için yeterli görüyorum. Eksikliklerimin farkındayım ama pek bir eksikliğim olduğunu düşünmüyorum çünkü küçüklüğümden beri gerçek bir kitap kurduyum.

+ Küçüklükten kendinize yapmış olduğunuz bu iyiliğin size katmış olduğu avantajlar neler oldu ?

- İlk öncelikle dediğim gibi kültür zenginliği. Kelime hafızasını , hayal gücünü , pratik düşünmeyi ve insanlarla iletişim içerisine girdiğimde oluşan 'ıııı.. eee...' saplantısı , zaman kaybını ortadan kaldırarak daha verimli ve kaliteli bir iletişim yeteneği bana katmış olduğu avantajlarındandır. Tabii en önemlisi ise ekmeğimi kitap satışı ve pazarlama ile sağlıyor olmam.


+Satış ve pazarlama çok zor bir iştir. İnsanları bir ürüne ikna etmek hiçte kolay değil hele ki kitap okuma oranının çok düşük olduğu bu ülkede... Siz insanları nasıl ikna ediyorsunuz ürününüzü pazarlarken ?

- Ben kitaplar sayesinde bunu yapıyorum. Bir kitabı müşteriye anlatırken o kitap içeriği  güzel süslenmeli kişide içeriğinin hayali canlanmalı.Bu asla yalanlarla abartılmış gerçeklerle yapılmamalı benim demek istediğim şey şudur ki kitap müşteriye iyi anlatılmalı o duyguyu karşı tarafa vermeli.

+Siz böyle uzun uzun anlatıyorsunuz müşterinin ürün alıp almayacağını sezgileriniz ile yani içgüdüsel olarak anlayabiliyor musunuz ?  Ya da içinizden ben bu müşteriyi ikna ederim diye düşünüyor musunuz ?

-(Gülüyor) Elbette öyle bir takın düşüncelerim oluyor ama her zaman işe yarıyor mu derseniz yaramıyor. Anlıyorum müşteri zaten kafasına koyduğu bir kitabı istiyorsa onu alır. Belki benden belki farklı bir satıcıdan. İnsanların yüzüne bakınca ses tonundan bile tecrübeli olunca anlayabiliyorsunuz.

+Peki. Şimdi her kitap severe sorulan o muhteşem soruyu size de sormak istiyorum. Tolstoy mu Dostoyevski mi ?

-Evet tahmin ettiğim soru geldi. Ben Dostoyevski taraftarıyım.

+Özel bir sebebi var mı peki ?

-Hayır hiç bir özel sebebi yok. Sadece bu iki büyük isim arasında kendimi Dostoyevski'ye daha yakın buluyorum. Biz halkız neticesinde işçi ve emekçiyiz kitaplarında bu sistemi anlatan burjuva sınıf sistemini eleştiren büyük bir yazar.

+Peki size en büyük katkıyı sağladığını düşündüğünüz bir kitap varmıdır ?

- Umut Onur Çopur'un Elçi kitabı.

+ En sevdiğiniz kitap türü nedir peki ?

-Kesinlikle korku.

+Yılmaz bey keyifli bir röportaj geçirdik sizlere çok teşekkür ederim zamanınızı bana ayırdığınız için.Gençlere söylemek istediğiniz şeyler var mıdır ?

- Gençlere söyleyebileceğim en faydalı tavsiyem : Okuyun , ö zellikle kız çocukları genç kızlarımız okuyun cehaletin tek korkusu kadınlardır ! Sizlere teşekkkür ederim umarım yararlı olmuşuzdur iyi günler .





















[RÖPORTAJ]

BEN BU İŞE FAZLAYIM


+İlk öncelikle merhabalar Umut bey.. Sizi tanıyalım.

-Merhabalar. Ben Umut Kakan. 1990 Adıyaman doğumluyum. Kırklareli'nde yaşamaktayım. 

+ Umut bey Adıyaman'dan Kırklareli'ne geçiş hikayeniz nasıl başladı? 

-Şöyle ki babam aslen buralı bende memleketimi sevdiğim için hayatımı burada kazanmaya karar verdim burada evlendim. 

+Anladım. Peki burada ne iş ile meşgulsünüz? 

-Otomat Makineleri İşletmeciliği'nde çalışmaktayım. 

+Yaptığınız mesleği kendi isteğiniz ile mi seçtiniz yoksa hayat şartları gibi durumlar mı sizi bu mesleğe yöneltti?

-Kendi isteğim işe seçmiş olduğum bir meslek değil. Hayat şartları açısından Kırklareli'nde geçimimi sağlayabileğim bir işe ihtiyacım vardı. Tabi hayalim çok farklı bir meslekti. 

+Hayalinizdeki meslek nedir peki? 

-Hayalimdeki meslek Askeri Özel Hareket.

+Bu mesleği neden yapmadınız imkanlar mı el vermedi? 

-Birincisi sınavlara girdim ve hak kazandım ama beni yolumdan döndüren ailem ve eşim oldu. Haklılık payları elbette kendilerine göre vardır çünkü kutsal olduğu kadar çok tehlikeli bir meslek hayalim vardı. Hayırlısı buymuş demek ki bir yoldan bu sebeplerle döndük.

+Hayallerden vazgeçmek hele ki kazanmışken vazgeçmek büyük bir fedakarlık ve zor bir karardır. Peki şuan çalışmakta olduğunuz meslekte neler yapıyorsunuz? 

-Kırklareli ve ilçelerinde bünyemizde bulunan otomat makinelerinin eksiklerini gideriyorum, müşterilerin taleplerini ve şikayetlerini dinleyerek onlara çözüm üretiyorum. 

+İşinizi yaparken insanlara karşı tutumlarınız nasıl oluyor? 

-Meslek gerekliliği olarak insanlarla sürekli iletişim halinde bulunuyorum. İnsanlara güler yüzlü yaklaşıp sorunlarına odaklanarak yardımcı olmaya çalışıyorum. 

+İnsanlardan size karşı olan beklentileriniz nelerdir? 

-Öncelikle bi sorunu olan kişiler nadirende olsa bizlerden çekiniyorlar. Örneğin otomata parasını kaptıran bir kişi bizden bu paranım geri iadesini isterken çok çekiniyor ve utanıyor. Bu çok yanlış çünkü günde 50 kişiden fazla insan bu konuda mağdur  oluyor. İnsanlar hakkını aramaktan utanmamalı ve bize bunu yansıtmamalı diye düşünüyorum.

+Çalışmakta olduğunuz meslekte yükselme şansınız nedir? Öyle bir olanağınız var mıdır?

-Elbette. Yaptığınız işleri eksiksik bir şekilde severek yaptığınızda kademe atlayarak müdür olabiliyorsunuz. Hatta şirket sahibi ile ortak bile olabilirsiniz.

+Yaptığınız mesleğin insanlar için önemli olduğunu düşünüyor musunuz?

-Fazlasıyla düşünüyorum çünkü yakınlarda bir market ve bakkal bulunmadığında yada kredi kartı geçmeyen yerlerde insanlar bu otomatları kullanarak ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlar. Bu güzel bir şey. Ayrıca makineden içecek ve yiyecek karşılamak zevklide.. 

+Mesleğiniz için herhangi bir eğitim aldınız mı? 

- Evet. Otomat makinelerinin kullanımı ve bozulma gibi durumlarda müdahale için gerekli bilgileri üstlerimiz tarafından bizlere öğretildi. Mesleki yeterlilik belgeleri de bunlara dahil.

+Mesleğinizin en sevdiğiniz ve sevmediğiniz yanları sizin için nelerdir?

-Serbest bir çalışma alanı ve kısıtlamasız bir süresi olması en sevdiğim yanı, rahatsız olduğum durum ise kış koşullarında seyahat halinde olmak. 

+Bu mesleği seçtiğiniz için pişmanlık yaşıyor musunuz? 

-Hayır. İnsanlara ne konuda olursa olsun hizmet etmek çok güzel bir duygu.

+Peki bu iş için kendinizi yeterli buluyor musunuz? 

-Tabiki de. Ben bu işe fazlayım.. 

+Kendi hakkınızda böyle düşünmeniz çok güzel. Ben size çok teşekkür ederim güzel sohbetiniz için tekrardan görüşmek üzere hoşçakalın. 

+Ben çok teşekkür ederim görüşmek üzere. 



[HABER]

HAYVANLARA TEDAVİ SAĞLAMAYAN VETERİNER

Kırklareli'nde sokakta yaşayan çeşitli nedenlerden dolayı yaralanan sokak hayvanları veterinerler tarafından tedavi edilmiyor.




Kırklareli - Pınarhisar ilçesinde çeşitli nedenlerden dolayı yaralanan ve tedavi edilmesi gereken sokak hayvanlarına yardım etmek isteyen İ.H isimli bir öğrenci , köpeklerin tedavi edilmesi için veterinere gittiğini ancak veterinerlerin köpekleri tedavi edemeyeceğini belirtti.



İ.h isimli öğrencinin iddiasına göre , yardım talebinde bulunmak için gittiği F.K isimli veteriner sokak hayvanlarını tedavi edemeyeceğini söyledi.

Sokak hayvanlarına sahip çıkılması ve onlara gereken yardımın edilmesi için İ.H , Pınarhisar'da okuyan öğrenciler adına yetkililerden yardım istediğini dile getirdi. 



[HABER]


 GÜPEGÜNDÜZ ADAM KAÇIRMA

İstanbul'da kimliği belirlenemeyen kişi veya kişiler tarafından D.K isimli bir kişi kaçırıldı.



Edinilen bilgiye göre İstanbul - Yenibosna'da 18.12.2017 Pazartesi günü yaşanan olayda D.K isimli bir kişi kimliği belirlenemeyen kişi veya kişiler tarafından zorla alıkonularak 34 GR 3427 plakalı araca bindirildi.
Çevredeki vatandaşların tepki göstermesi üzerine ismi öğrenilemeyen araç sürücüsü aracı ile birlikte olay yerinden uzaklaştı.
Olayın ardından polis ekiplerince D.K'yı arama çalışmaları başlatıldı.